Eşeği dokuz türküsü varmış, dokuzuda karpuz üzerine, benimki de o misal. "Elmalı" taraması ile internette karşıma çıkan herşeyi deniyorum bu günlerde. Geçen akşam oturmasına gittiğimiz arkadaşımız bize çayın yanına elma kurusu çıkartınca, "evreka!" dedim birden. Eve gelir gelmez kısa bir "Best Price" aramasından sonra, kurutucumu sipariş ettik. 3 iş gününde geldi, söz verdikleri gibi.
İşte yeni oyuncağım :
elmaları ince ince doğrayıp diziyorsunuz ve 6 saat sonra elma kurularınız hazır. Diğer sebze ve meyveler için de kullanılabiliyor. İsveçliler en çok mantar kurutuyorlar. Eğer fırsat bulursam mantar da toplamak istiyorum, kısmet...
Evde her yer elma kokuyor. Bence oldukça iştah açıcı, hiç ihtiyacım olmadığı halde :))
... tabii ki güneşte kurumuş elmalarla aynı tadı yakalayamazsınız ama, keçinin olmadığı yer, tam da Stockholm :))
Elma stoğumu bitireyim, kızım muz kurutmak için sırada bekliyor.
Pin It
Translate
Translate
18 Ekim 2013 Cuma
Zamansızlık!...
Bazı zamanlar vardır ya hani 'bu 24 saat bana yetmiyor' dersiniz, işte ben de tam öyleyim bu aralar.
Sizlerle paylaşmak istediğim bir dolu tarif birikmiş olmasına rağmen,fırsat bulup da yazamıyorum bir türlü. Zaman içinde paylaşacağım hepsini inşallah...
Ekmek üzerine ortalıkta dolanan acayip katkı maddeleri haberleri beni artık kendi ekmeğimi kendim yapmaya yönlendirdi. Evvelce zaten sık sık ekmek makinam ile ekmekler yapardım ancak nedense kendimi hiç de ekmek yapıyormuş gibi hissettirmez bu ekmekler.
Peki "gerçek!"ekmek nasıl yapılır?... diye bakınırken internette; bir dolu sayfalar açıldı kafamda ve bilgisayarımda. Evvela 'ekşi maya' diye bir ayrı dünya var ki, asıl ekmek, o hatıralarımızdaki köy ekmekleri işte o maya ile yapılıyor. Ben devletşahın sitesindeki ekşi maya yapımı tarifini takip ederek bu mayayı yapmaya başladım. Neticeye ulaşınca sizinle o maceramı da paylaşacağım. Ancak bu mayanın dez avantajı, hazırlanmasının en az 7 gün sürmesi ve beslenmesine dikkat etmek. Oldukça meşakkatli, bir o kadar da keyifli bir süreç. İnsanlar artık mayalarının yaşını ve adını konuşur olmuş sitelerde :)
Efendim bizim 'umut' nazlı nazlı büyüye dursun (Umut benim mayamın adı) daha hızlı birşeylerin peşine düştüm ve artisan ekmeği buldum. Bağzı sitelerde adı, kolay ekmek, 5 dakikada ekmek diye geçse de gerçek adı 'artisan- gurme- ekmeği'. 'gurme' size biraz iddialı gelebilir ama inanın bu adı hak eden bir ekmek. Her türlü un karışımları ile bu ekmeği yapabilirsiniz. En güzeli de o muhteşem ekmeği bir saat içinde hazırlayabilmek. Bilenler anlarlar, ekmek makinasında bile, en hızlı ekmek 3 saatte pişer.
Hamuru hazırlayın ve buzdolabında 2 hatta 3 haftaya kadar bekletin. İhtiyaç halinde istediğiniz kadarını pişirin. Yeni hamuru hazırlarken kabını yıkamamanız da ayrı espri. Eğer hep aynı kabı yıkamadan kullanırsanız, zaman içinde ekmeğinizin aromasına ekşi maya tadı katılıyor.
Bundan iyisi, Şam'da kayısı ;))
Hadi tarife geçelim..
Malzemeler;
6 1/2 cup un (yine ben ekmek makinamdan çıkan ölçeği kullandım ama ortalama bir su bardağı yeterli)
3 cup ılık su
1 1/2 yemek kaşığı toz, instant, maya
1 1/2 yemek kaşığı tuz
(Un keyifinize kalmış. Kepekli yada çavdarlı ekmek yapmak istiyorsanız, toplam un miktarının yarısını aşmamak kaydı ile aynı ölçülerde ekleyebilirsiniz. Unutmayın; çavdar yada kepekli un, normal una göre ağır olduğundan, ekmekleriniz çok kabaramaz.)
Hazırlanışı;
Malzemelerin hepsini 5kg luk bir yoğurt kovası büyüklüğünde bir kapaklı plastik kapta karıştırın. Çok özenmenize gerek yok. Şöyle bir karıştırın yeterli. Kabınızın kapağını kapatıp, gaz çıkışına müsaade edecek kadar hafifçe bir kenarından aralayın. 3 saat kadar mayalanmaya bırakın. Hamurunuz eğer saadece beyaz un ile ise, yaklaşık 4 katı büyüklüğe ulaşıyor, inanılmaz!!
Bu aşamadan sonra eğer hemen ekmek yapmak istemiyorsanız, buzdolabına kaldırabilirsiniz ve evvelden de bahsettiğim gibi 3 haftaya kadar orada durabilir. Bizim evde 3 günü 4 yapamadık daha ;)
diyelim ki dolaptaki hamurunuzu pişirmeye karar verdiniz;
Yağlı bir kağıdın altına biraz un (eğer varsa mısır unu en güzeli) serpin ve hamur kovasının üzerine de biraz un sepeleyin. (alırken kolaylık olsun ve hamur elinize yapışmasın diye) Tariflere baktığım yerlerde greyfurt büyüklüğünde hamurlar kopartmaktan bahsediyorlar ama bu miktarda pişirdiğim ilk ekmek daha ne olduğunu anlayamadan biz bitti. Dolayısı ile miktar size kalmış, ben bu hamurdan yaklaşık üç ekmek çıkartıyorum, siz de deneyerek kararınızı belirleyin. Koparttığınız hamuru, unlu ellerinizle altına altına kıvırarak evvela güzel bir yuvarlak ekmek somunu şeklini elde edin. İsterseniz bu şekilde pişiime kağıdına koyun yada benim gibi Türkiye ekmekleri gibi somun şekli verebilirsiniz. Hamurun üzerine keskin bir bıçakla çizgiler çizin ki içindeki guliten açığa çıkabilsin. Hamurunuz oda sıcaklığına gelene kadar fırınınınzı ısınması için 250 dereceye ayarlayın. Isınan fırınınızın içine ayrı bir kapta kaynar su koyun, buhar için, ki ekmeğinizin kabuğu sert olmasın. Ben ekmeğimi döküm tencerede pişiriyorum ama tepside de pişirdiğim oldu, aslına bakarsanız pek de bir fark anlamadım. Eğer siz de döküm tencerede pişirecekseniz, fırını ısıtırken tencerenizi de boş olarak fırına yerleştirin ki o da ısınsın. Isınan fırına ekmeğinizi atın ve ısıyı 225 dereceye düşürün. Tencerenin kapağı kapalı 10 dakika, açtıktan sonra da 25 dakika kadar, rengini kollayarak pişirin.
Fırından aldığınız mis gibi ekmeğinizi, ağzı kapalı bir tencerede 10-15 dakika bekletebilirseniz (eğer çocuklar müsaade ederse) yumuşacık bir ekmeğiniz olur. Hımmm...nefiss...
Hiç burun kıvırmayın. Artık mazeretiniz kalmadı. Eve güzel bir ekmek pişirmek için davranın hadi!!
Pin It
Sizlerle paylaşmak istediğim bir dolu tarif birikmiş olmasına rağmen,fırsat bulup da yazamıyorum bir türlü. Zaman içinde paylaşacağım hepsini inşallah...
Ekmek üzerine ortalıkta dolanan acayip katkı maddeleri haberleri beni artık kendi ekmeğimi kendim yapmaya yönlendirdi. Evvelce zaten sık sık ekmek makinam ile ekmekler yapardım ancak nedense kendimi hiç de ekmek yapıyormuş gibi hissettirmez bu ekmekler.
Peki "gerçek!"ekmek nasıl yapılır?... diye bakınırken internette; bir dolu sayfalar açıldı kafamda ve bilgisayarımda. Evvela 'ekşi maya' diye bir ayrı dünya var ki, asıl ekmek, o hatıralarımızdaki köy ekmekleri işte o maya ile yapılıyor. Ben devletşahın sitesindeki ekşi maya yapımı tarifini takip ederek bu mayayı yapmaya başladım. Neticeye ulaşınca sizinle o maceramı da paylaşacağım. Ancak bu mayanın dez avantajı, hazırlanmasının en az 7 gün sürmesi ve beslenmesine dikkat etmek. Oldukça meşakkatli, bir o kadar da keyifli bir süreç. İnsanlar artık mayalarının yaşını ve adını konuşur olmuş sitelerde :)
Efendim bizim 'umut' nazlı nazlı büyüye dursun (Umut benim mayamın adı) daha hızlı birşeylerin peşine düştüm ve artisan ekmeği buldum. Bağzı sitelerde adı, kolay ekmek, 5 dakikada ekmek diye geçse de gerçek adı 'artisan- gurme- ekmeği'. 'gurme' size biraz iddialı gelebilir ama inanın bu adı hak eden bir ekmek. Her türlü un karışımları ile bu ekmeği yapabilirsiniz. En güzeli de o muhteşem ekmeği bir saat içinde hazırlayabilmek. Bilenler anlarlar, ekmek makinasında bile, en hızlı ekmek 3 saatte pişer.
Hamuru hazırlayın ve buzdolabında 2 hatta 3 haftaya kadar bekletin. İhtiyaç halinde istediğiniz kadarını pişirin. Yeni hamuru hazırlarken kabını yıkamamanız da ayrı espri. Eğer hep aynı kabı yıkamadan kullanırsanız, zaman içinde ekmeğinizin aromasına ekşi maya tadı katılıyor.
Bundan iyisi, Şam'da kayısı ;))
Hadi tarife geçelim..
Malzemeler;
6 1/2 cup un (yine ben ekmek makinamdan çıkan ölçeği kullandım ama ortalama bir su bardağı yeterli)
3 cup ılık su
1 1/2 yemek kaşığı toz, instant, maya
1 1/2 yemek kaşığı tuz
(Un keyifinize kalmış. Kepekli yada çavdarlı ekmek yapmak istiyorsanız, toplam un miktarının yarısını aşmamak kaydı ile aynı ölçülerde ekleyebilirsiniz. Unutmayın; çavdar yada kepekli un, normal una göre ağır olduğundan, ekmekleriniz çok kabaramaz.)
Hazırlanışı;
Malzemelerin hepsini 5kg luk bir yoğurt kovası büyüklüğünde bir kapaklı plastik kapta karıştırın. Çok özenmenize gerek yok. Şöyle bir karıştırın yeterli. Kabınızın kapağını kapatıp, gaz çıkışına müsaade edecek kadar hafifçe bir kenarından aralayın. 3 saat kadar mayalanmaya bırakın. Hamurunuz eğer saadece beyaz un ile ise, yaklaşık 4 katı büyüklüğe ulaşıyor, inanılmaz!!
Bu aşamadan sonra eğer hemen ekmek yapmak istemiyorsanız, buzdolabına kaldırabilirsiniz ve evvelden de bahsettiğim gibi 3 haftaya kadar orada durabilir. Bizim evde 3 günü 4 yapamadık daha ;)
diyelim ki dolaptaki hamurunuzu pişirmeye karar verdiniz;
Yağlı bir kağıdın altına biraz un (eğer varsa mısır unu en güzeli) serpin ve hamur kovasının üzerine de biraz un sepeleyin. (alırken kolaylık olsun ve hamur elinize yapışmasın diye) Tariflere baktığım yerlerde greyfurt büyüklüğünde hamurlar kopartmaktan bahsediyorlar ama bu miktarda pişirdiğim ilk ekmek daha ne olduğunu anlayamadan biz bitti. Dolayısı ile miktar size kalmış, ben bu hamurdan yaklaşık üç ekmek çıkartıyorum, siz de deneyerek kararınızı belirleyin. Koparttığınız hamuru, unlu ellerinizle altına altına kıvırarak evvela güzel bir yuvarlak ekmek somunu şeklini elde edin. İsterseniz bu şekilde pişiime kağıdına koyun yada benim gibi Türkiye ekmekleri gibi somun şekli verebilirsiniz. Hamurun üzerine keskin bir bıçakla çizgiler çizin ki içindeki guliten açığa çıkabilsin. Hamurunuz oda sıcaklığına gelene kadar fırınınınzı ısınması için 250 dereceye ayarlayın. Isınan fırınınızın içine ayrı bir kapta kaynar su koyun, buhar için, ki ekmeğinizin kabuğu sert olmasın. Ben ekmeğimi döküm tencerede pişiriyorum ama tepside de pişirdiğim oldu, aslına bakarsanız pek de bir fark anlamadım. Eğer siz de döküm tencerede pişirecekseniz, fırını ısıtırken tencerenizi de boş olarak fırına yerleştirin ki o da ısınsın. Isınan fırına ekmeğinizi atın ve ısıyı 225 dereceye düşürün. Tencerenin kapağı kapalı 10 dakika, açtıktan sonra da 25 dakika kadar, rengini kollayarak pişirin.
Fırından aldığınız mis gibi ekmeğinizi, ağzı kapalı bir tencerede 10-15 dakika bekletebilirseniz (eğer çocuklar müsaade ederse) yumuşacık bir ekmeğiniz olur. Hımmm...nefiss...
Hiç burun kıvırmayın. Artık mazeretiniz kalmadı. Eve güzel bir ekmek pişirmek için davranın hadi!!
Pin It
17 Ekim 2013 Perşembe
Bir Bardak Brownie Alır mıydınız?
Evet artık
misafirlerinize sunacağınız ikramların arasında “bir bardak brownie”yi de sayabilirsiniz.
Zira, misafiriniz koltuğuna yerleşirken siz içeride iki bilemediniz üç dakika
içinde muhteşem bir brownie hazırlayabilirsiniz.
Yabancı sitelerde
gezenlerin görmeye aşina oldukları yeni moda bir akım bu. Yanlızlıktan mı yoksa
benim gibi meraktan mıdır bilinmez, bir kupada pişirmek gibi bir merak sarmış
mutfak severleri.Mesela, brownie gibi lezzetleri evde tek seven sizseniz, bu tarifle
kendinizi şımartabilirsiniz.
Ya da Stockholm
gibi kapalı havanın hakim olduğu, refah seviyesinin yüksek ve fakat intiharların en sık
görüldüğü bir şehirde yaşıyorsanız da bu tarif moral kahvaltısında iyi
gelicektir.
Hangi sebeple
olursa olsun... İşte size o tarif:
Malzemeler:
2 çorba kasığı tereyağ
2 çorba kaşığı fıstık ezmesi
1 yumurta
1 çay kaşığı vanilya
2 çorba kaşığı toz şeker
2 çorba kaşığı un
3 çorba kaşığı kakao
1/8 çay kaşığı kabartma tozu
1/8 çay kaşığı tuz
Üzerine çikolata parçaları
Servis için dondurma
Hazırlanışı:
·
Yağı ufak
bir kapta eritip, içine fıstık ezmesini de ekleyerek bir kenara alın.
·
Pişireceğiniz
kupanın içine yumurtanızı, vanilyayı ve şekerinizi alıp karıştırın.
·
Unu,
kakaoyu, kabartma tozu ve tuzu da ekleyip üzerine erimiş yağlı fıstık ezmesi
karışımını ekleyelim.
·
Çatalla
iyice karıştırdığımız hamurumuzun üzerine çikolata parçacıklarını da sepeleyip
mikrodalga fırınımıza koyalım.
·
Tariflerde
farklı farklı zamanlar bildiriyorlar ancak hepsinin ortak kararı pişirme
süresinin mikrodalga fırının gücüne bağlı olduğu yönünde. Ben 2 dakikada
pişirdim. Eğer ıslak seviyorsanız 1,5 dakikadan sonra alabilirsiniz fırından.
·
Bir de
dondurma varsaaaa..............
8 Ekim 2013 Salı
"gurbetçi"
Gurbette
yaşamanın cilvelerinden birisi de, Türkiye’de yaşarken burun kıvırdığınız
şeylere özlem duymanızmış. Üç yıllık gurbetçi olarak yazıyorum. “Gurbetçi”...
ne enteresan bir tabirdir bu... “Gurbetçi”!! üstelik de “Almancı”!! bir
büyüğüm, bu konudaki sitemini dile getirirken bana: “ Ne demek Almancı! Alman
mı satıyoruz biz?!” demişti bana. Bu mantıkla “Gurbetçi"de gurbet mi satar? Aksine,
gurbet satamıyor, gurbete düçar.
Neyse...Arkadaşlarla
bir araya gelip, gurbetimizi, dertlerimizi, yanlızlığımızı paylaştığımız
akşamlardan birisi idi bu akşam ve evvelden anlaştığımız gibiö ikramları ev
sahibine yaptırmamak adına, ben tuzlu ikram hazırlamak için mutfağa yöneldim.
Ama tarif defterimi karıştırırken fark ettim ki tarif defterimdeki tariflerin
hemen hemen tamamı tatlı. Acaba bu konunun kilo sorunlarımızla alakası var
mıdır ki?
İlk paragraf ile
bağlantı kuracak olursak, yaptığım tarif simit oldu ve arkadaşlar da pek memnun
oldu.
Tarif, bütün “gurbetçiler”
için gelsin.
Malzemeler:
1 su bardağı Süt
1 su bardağı su
2 yemek kaşığı toz şeker
2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 çay kaşığı tuz
1 yumurta
1 paket 50gr.lık yaşmaya
5 bardak kadar un
Üzeri için:
1 çay bardağı üzüm pekmezi
1 çay bardağı su
Susam
Yapılışı:
Süt, su , şeker
vesıvıyağı bir kaşrole alıp mayayı içine ufalayarak ısıtmaya başlayın. Mayanın
sevdiği, ılık bir kıvama gelince kenara alın, bu arada, hamur yoğurma kabına
unu ekleyip ortasına açtığımız havuza evvela yumurtamızı kıralım. Sonra ılık,
sütlü karışımımızı da ekleyip güzelce yoğuralım. Kabımızın üzerini plastik bir
streç ile örtüp, mayalanmaya bırakalım.
Hamur iki katı
büyüklüğe gelince, hamuru 8 eşit parçaya ayıralım. Ben evvela hamuru yuvarlak iken tıpkı pasta dilimler gibi,
evvela 4 e, sonra da 8e bölüyorum. Bu 1/8 lik hamurların herbirisini de 8 e
bölüyorum. Neticede elimizde 64 tane küçük hamurumuz oluyor.
Herbirini elimizle
uzun bir ip gibi yapıyoruz ve iki tane
ipi birbirine dolayarak simit şeklini veriyoruz. Bu simitleri evvela pekmez-su
karışımına, sonra da susama bulayıp tepside mayalanmaya bırakıyoruz.
Önceden ısıtılmış
200 derecelik fırında istediğiniz kızarıklığa ulaşana kadar pişiriyoruz. Benim
simitlerim 15 dakikada piştiler. Yanlız dikkat; pişirmenin son dakikaları çok
hızlı gerçekleşiyor, diziye dalmayı asla tolare etmez, benden uyarması ;)
afiyet olsun!Pin It
Pinterest bereketi!
Selamlar,
Günler kısaldıkça, karanlık günler yaklaştıkça buradakileri de alır bir telaş. Nasıl geçecek o uzuuun kış!!! Daha sonbahar bitmeden, kış panik atakları...
Bu mevsim, İsveç'te psikolojik rahatsızlıkların tavan yaptığı zaman dilimidir. Günler kısaldıkça, gazetelerde intihar haberleri sıklaşır, adiden haberlere döner.
Eee... Biz ne yapacağız peki? Manevi destekleri hiç unutmadan, hobilere, projelere hız vereceğiz inşaallah.
Bu konuda Pinterestin ilhamları büyük elbette. "Rag-rug" adı altında pin´lediklerimden özenip hadi bir deneyeyim dedim.
Secondhand, ikinci el demek. İki çeşit ikinci el mağazaları var Stockholm'de. Birincisi; geliri bir hayır kurumuna bağışlanan, ikincisi; gelirinin bir kısmı ilk sahibine verilen. Benim evimin yakınlarında birinci türden bir Secondhand var. Çok enteresan tablolar, elişleri ve diğer malzemeleri oralarda bulmak mümkün.
Ben oradan bir çift kişilik yorgan nevresimi alıp ince ince şeritler halinde yırttım. Onlardan elde ettiğim "çarşaf ip" ve ona uygun bir tığ ile başladım örmeye... Çok keyifli zira hızlı ilerliyor. Yani tam benlik. Bakalım beyenecek misiniz?
Ben pembe olanı tuvalet paspası yaptım. Ama girişler için de güzel bir kilim olacağını düşünüyorum.
İkincisine de başladım bakalım o nereye olacak ;)
Pin It
4 Ekim 2013 Cuma
Eveeet...
Isvecte bir baska sasirtici gunesli gün! Böyle günlerde insanlar kertenkele misali, buldukları ilk fırsatta dışarı çıkar ve güneşten faydalanırlar. Biz de toplumun bir parçası olmak hasebi ile kızımla çıktık dışarıya...
Hava nefisti bugün fakat havada bir başka nefis koku vardı. Sebebi bugünün "kanelbulle" günü olması.
Kanelbulle, tarçınlı sarma olarak simultane çevirilebilir Türkçeye. Adı böylesine basit, lezzeti ve kokusu anlatılmaz bu lezzetin orijini biraz şaibeli. Zira ben bu lezzetle Dubai'de, bir Amerikan kafesinde tanışmıştım. Stockholm'e ilk geldiğimde sokaklarda gezerken, tanıdık gelen bir kokuyu takib ettiğimde, unutamadigim o guzeli ,biraz şekil değiştirmiş bir şekilde bulup, çok mutlu olmuştum.
Şu an emin olun tüm İsveç bloggerlarında kanelbulle tarifleri ve resimleri yüklenmiştir ya da yüklenmeye hazırlanıyordur. İşte size isveçin en çok satan gazetesinin web sayfası... http://www.dn.se/nyheter/sverige/kanelbullens-dag-ar-har/
Bana sorarsanız,bir mudcakes hastası olarak, amerikan versiyonu daha muhteşem. Aman burdakiler duymasın...
İsveç versiyonu için buraya bakabilirsiniz, ama ben size amerikan versiyonunun tarifini ,bu akşam yaptığım "cinnabon" un tarifini vereceğim.
Deneyin...pişman olmayacaksınız...( reklam sloganı gibi oldu...komik! )
Malzemeler;
hamuru:
1 cup sut (cup ölcegi olarak benim ekmek makinasindan cikan kabi kullaniyorum ama Turkiyedekiler sanirim esse magazalarinda bulabilirler bu ölcegi)
1/3 cup tereyag (eritilmis)
1/2 cup tozseker
1 cay kasigi tuz
2 yumurta
yasmaya (buradakiler 50gr`lik)
4 1/2 cup un (duruma gore un miktari biraz artabilir ya da azalabilir)
(isterseniz hamura kakule tohumlari ezip katabilirsiniz. gercekten de cok farkli bir aroma katiyor hamura)
ici:
100 gr. tereyag (oda sicakliginda )
2 yemek kasigi tarcin ( istediginiz kadar abartabilirsiniz)
1 cup esmer seker.
sos:
250gr krem peynir
1/4 cup tereyag yumusak
1 cay kasigi vanilya
1 1/2 cup pudra seker
Yapilisi:
Sutun ve sekerin icine mayayi ufalayarak mayanin ölmeyecegi bir sicakliga gelene kadar isitin.
...ayri bir kaba 4 cup kadar unu koyun. Uzerine tuzu da ekleyin ve ortasina bir havuz acin. Havuzun icine yumurta, erittiginiz tereyag ve mayali sekerli sut karisimini ekleyip yumusak bir hamur kivamini elde edene kadar yogurun. eritilmis yag ile yapilan hamurlarda kivami ayarlayamamak gibi bir problem olabilir.
Eger mayali hamurlara acemi iseniz, tavsiyem, hamur elinizden kurtulur kurtulmaz un eklemeyi birakin.
Simdi uzerini strec film ile örtun ve bir havlu ile kapatarak hamur iki Katina cikana kar mayalanmaya birakin. Uzerindeki strec, mayalanma sirasinda hamurun saldigi gazi iceride tutarak daha guzel mayalanmasini saglamak icin...
...hamur bu hale gelene kadar isterseniz benim gibi, tursu kurabilirsiniz ;)
...bu tarifi baska bir gune birakip cinnabon tarifimize geri donuyorum...
...hamuru elimizle ikiye bölelim ve yagladigimiz tezgahimizin uzerine yaklasik 1 cm kalinliginda olacak sekilde dikdörtgen sekilde acalim.
...sunu belirtmek isterim ki hamurun kalinligi zevkinize kalmis. hazirladigimiz tarcinli macunu da ikiye bölup hamurumuzun uzerine surelim ve uzun kenarindan baslayarak rulo yapalim.
....her bir ruloyu 12 esit parcaya bölelim. kolaylastirmak icin once ikiye, sonra herbir parcayi yine ikiye bolerek elde ettigimiz 1/4 luk parcayi da 3 e bölebiliriz. (bayaa bi matematik problem gibi oldu. cocuklariniza bu metini gösterip; ali sonunda ruloyu kaca bölmustur? sorusu ile matematik seviye tesbit sinavi yapabilirsiniz :) )
...pisirme kagidi koydugunuz tepsiye resimdeki gibi yerlestirdiginiz rulolari uzerlerini tekrar strec+havlu ile örterek tepsi mayalanmasina birakin.
bundan sonrasinda mayalanan rulolarinizi buzdolabina kaldirip, Sabah kahvaltisina pisirebilirsiniz. (Dolaptan 200 derecedeki firina direk!)
ya da benim cocuklarim gibi sabirsiz evlatlara sahipseniz direk firina göderip uzerleri altin rengi olana kadar pisirin. ( yaklasik yarim saat)
icingi icin , yani sosu icin malzemelerin hepsini krema haline gelene kadar karistirin ve firindan cikan cinnabonlarin uzerlerine boca edin. Oy oy oy! diyor buradakiler böylesi manzaralar karsisinda...
bilmem siz ne dersiniz?
Pin It
2 Ekim 2013 Çarşamba
sonbahar geldii...
yapraklar buralarda Istanbul`a gore daha bir cabuk dokuluyor. Stockholm´den bahsediyorum.
Size zaman icinde kimbilir ne özelliklerinden bahsedecegim ama bugun asagidaki resim ile baglanti kurmak icin elmalardan bahsedeyim dedim biraz.
Elma, Isvec`in milli meyvasi gibi birsey. Illa ki her bahceli evin bir elma agaci var. Her konuda hayati kolaylastirici icatlara sahip olan Isvecliler, resimdeki alet ile de agaclardaki elmalari topluyorlar.
Aklima yakin bir arkadasimla, yillar evvel Adapazari, Karasu´daki köylerini ziyaretimiz geliyor. Cogunlugu karadenizli olan köyun sakinleri, hemen hemen her evin bahcesindeki elma ve armut agaclarini toplamak icin, uzun bir sopanin ucuna , l lt. lik yada daha buyuk boydaki mesrubat siselerinin ustunu kesip baglamislardi. yurdum insani ;))
Bizim buyuklerimizin "helal lokmani haram etme!" uyarisi geregince komsulara birer torba gönderildi ancak hala epeyi bir elma var elde. Aklima Istanbul`da kalan o guzel arkadaslarimdan birisinin tarifi geldi, uzerine oglumun ingilizce dersinin ödevi olan "evde birseyler pisirip, okulda anlatma"da gelince, actim benim tarif defterimi..
Ben birilerinden aldigim tariflerin yanina o kisinin adini da yazarim ki aklimda daha iyi yer etsin. bu tarifin adi: Havos´un Elmali Strudel`i.
... yarim saat icinde misafirinin gelecegini ögrenen herkeze siddetle tavsiye edecegim bir tarif... Bingo tariflerimdendir.
Malzemeler:
3 yumurta
3 (kahve) fincan tozseker
3 (kahve) fincan un
1 (kahve) fincan siviyag (aycicek yagi kullandim ama misirözu de olur)
kabartmatozu, vanilya (Turkiye disindaysaniz, birer tatli kasigi aciklamasini eklemek lazim)
elma (soyup, iri kupler halinde dogranmis)
tarcin (elma ile birlikte olmazsa olmaz)
ceviz (elmanin bir baska olmazsa olmazi)
Firini 170 dereceye ayarlayip, isinmasini beklerken elmalari soyup iri kupler halinde dograyalim. borcamin buyuk tepsisinin icine yayalim. Uzerine gönlunuze gore tarcin ve iri dövulmus cevizleri dökun. Bundan sonra yumurtalarla sekeri birlikte iyice bir karistiralim. Mikserle olursa daha iyi olur. Iyice renk degistirdikten sonra siviyagi da ekleyelim.(Bundan sonrasinda mikseri kullanmamak daha iyi olur).Zamaniniz varsa, elediginiz unun uzerine kabartma tozu ve vanilyayi da ekleyip yavasca karistirin. Tepsideki elmalarin uzerine bu karisimi dökelim. Karisim tepsiye az gibi görunecek size panik olmayin.Hamuru yavasca akitarak elmalarin uzerlerini örtmeye calisin. Pisme sirasinda hamur elmalarin arasina girecek ve sizin tahmininizin aksine elmalarin uzerleri tamamen örtulecek.
Isinan firininizin orta katinda, 30 dakika kadar (firindan firina sure degisebilir ama uzerinin kizarmasini bekleyin) pisirin. uzerine pudra sekeri sepeleyerek, mumkun ise ilik ilik servis edin.
Ister benim gibi sicacik bir cay ile, ister buz gibi bir bardak soguk sut ile... keyfinize kalmis...
Afiyet olsun
Pin It
Merhaba!!
İnsan sosyal bir yaratık, hele bir de kadın ise sözkonusu insan, sosyallik mevzuu gevezeliğe doğru uzaaar gider. Peki ya etrafınızda sizinle çene çalacak fazlaca arkadaşın yoksa??... İşte başlangıç noktam tam da burası. Facebook denen mecra oldukça "sulanınca", başladım pinterest takılmaya. E sabit takiplerim de var tabii. Ben de paylaşsam mı acaba dedim birşeyleri, yanlızlığı... Böylece başlıyorum.
Okyanusa taş atmak gibi. Ya da ne bileyim işte gece korkunca şarkı söyleyerek kendini yatıştırmak gibi. Var mı sesimi duyan??
Dediğim gibi, merhaba... merhaba... merhabaPin It
Okyanusa taş atmak gibi. Ya da ne bileyim işte gece korkunca şarkı söyleyerek kendini yatıştırmak gibi. Var mı sesimi duyan??
Dediğim gibi, merhaba... merhaba... merhabaPin It
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)